-toprak nedir diye sordu tohumlardan biri;
-toprak, içimizden gelen bir yerdi eskiden, güneşe başladığımız bir yerdi her sabah, geceler ağaçları, yamurlar çiçekleri ağırladıktan sonra..
ama harbe gitti toprak artık, ölüleri ağırlamaya..
-çocuk havadaki balonlardan birini istedi, annesi elini uzattı yetişemedi, avucu boş döndü,
"acelesi yok" dedi çocuk, "büyüyünce yetişirim ben ona "
-Mrs Valley tanrı çapında bir kadındı, dağdan taştan ve insanlardan yapılmıştı, güneşi ve yıldızları onun büyüttüğüne ilişkin söyleşiler dolaşıyordu masalların ve kuşların dilinde, kimce bina edildiği bilinmiyordu, çocuklara bakılırsa gökgürültüsünden doğmuşmuşda Mrs. Valley doğruluvermiş dosdoğru kendi elinden gelene kadar, en beklenmedik, en akla sığmadık, en tartılmadık ölçülerin gözbebeğinden...
-Vera düşünde eski zarı yeni baştan atıyor, evlenme dairesinde attığı zarı, zar gene dört ayak üstüne düşer gibi oldu, ama zar hileli idi, güdümlü idi, ne bilsin Vera, keramette payı yoktu ki, bilseydi sanki atmayacak mıydı zarı, düşünmek neye yarardı kaderin teferruatını, evrenine bir erkek dadanmıştı, erkek göklerden izinli inmişti, erkek bulut kokuyordu, yıldızlamasına geliyordu, gözleri mavi bakıyordu, erkeğin elleri sonsuzdu ürpertileri kışkırtınca, Vera'nın soluğunun can noktasında bir erkek vardı, kader diye onu benimsemişti, öte yanı teferruattı, alın yazısını yorgan gibi çekmemişlerdi üzerlerine, son dakkaya kadar duman attırmışlardı kaderlerin kalem efendisine, hallaç örneği, öte yanı teferruattı, toprak bir tene borçlanmıştı , o kadar...
-"günlerin uzayıp kısalması, denizin kıyıyı ezberlemesi, ölümün kanda kıvaa gelmesi, ömrün adaleye sinmesi, çiçeklerde renklenmesi,yemişlerde tatlanması gibi,
"kadın erkeği tamamlasın, erkeğin alnında dalgalansın, kadın erkeğin denizine dökülen ırmak olsun,denizin etinde filizlenen güneş olsun, balık olsun, gemi olsun,